Bu Blogda Ara

26 Nisan 2009

Gırgır da panaroma çizimleri ve En Kahraman Rıdvan ile Bülent Arabacıoğlu

Orta sayfa ya da panaroma sayfa adı ile geçen bu çizim alanı bir çok çizerin el attığı bir çizim tekniğidir. Genellikle bir mekan veya konu belirlenip o doğrultuda espri ve irdelemeler yer verilerek mümkünse perspektif bir mekanda bu konular işlenirdi.
Böyle çizimleri Altan Erbulak, Eflatun Nuri gibi çizerlerin de çizdiğini hatırlarım. Tabi bu tür panaroma çizimlerini hakkıyla çizenlerin sayısı fazla değildir.
İşte Bülent Arabacıoğlu da adını bu tekniğe çizimleriyle sabitleyen çizerlerden biriydi. Benim okumaya başladığım zamanların en iyi panaroma çizerlerinde ilk sıralarda olan çizerlerdendi.

Özellikle bir mekan kullanılarak çiziliyorsa perspektifi oturtmak, aynı tür esprileri birbirlerinden ayrı yerlere dağıtabilmek, esprilere gerekli uygun mekanlar yaratıp yerleştirmek, espri balonlarının yerlerini ayarlamak gibi zorlukları ustalıkla aşardı. Mekan içinde merdivenle, inme çıkmalarla birbirine bağlı farklı mekanlar yaratırdı. Bina duvarlarından anlaşılır kesitler açarak espriyi gene anlatırdı Bülent abi. Belki de birçok mimarı kıskandıracak mekan çizimleri vardı.

Gırgır da sevilen ve çizimine hayran olunan sayfalardan biriydi panaroma. Okurken perspektifin içerisinde espri atlamamak için iki kez dönerdim sayfayı. Panaromalarını Hıbır ve Dinozor dergilerinde de yayımlandı. Hıbır ve Dinozor da kendisine espri vererek beraber hazırladığımız sayfalarımız da oldu.

Önemli bir ayrıntı olarak, Bülent Arabacıoğlu her hafta panaroma içinde bir köşede aktif veya pasif kendini de bir yere çizerdi mutlaka; bıyıklı bir tip. Kendisinden dinlediğime göre bu karışık sayfayı detaylı inceleyen okurları varmış ve bir hafta bıyıklarını çizmeyi unuttuğunu kendisine telefon ederek uyarmışlar. Bilinçli okuyucu ne diyeyim :))
Bu panaromik çalışmaları daha sonra bir çok ajanstan müşterileri için çizim talepleri olarak geri dönmüş ve Bülent Arabacıoğlu'na bir iş kolu yaratmıştır. Bunlar arasında İstanbul'da Tatilya isimli bir oyun merkezinin 40 metre çaplı döner bir duvarı en önemli işleri arasındadır. Tatilya'nın panaromik bir görüntüsünde oyun alanlarının yerlerinin tarifini ve kullanımını anlatan haritasını da o çizmişti.

Gırgır dergisinde bir başka tip olan En Kahraman Rıdvan tiplemesininde yaratıcısı ve çizeri olan Bülent Arabacıoğlu bu panaroma ve perspektif sahnelerini ilk bu çizgiromanlarında kullanmıştı. O panaromik sahnelerden etkilenen ve işi nerede kullanacağını iyi bilen Oğuz Aral, bu tür panaromik bir sayfa yapması için Bülent abiyi teşvik etmiştir. İlk zamanları Bülent abi kurşunkalem çizimlerini Oğuz Aral'a gösterdiği ve buradaki revizyon ve yer kaydrmalarının tüm çizimi baştan yapmak demek olduğunu anlatmıştı da nasıl bir çıldırık işi başardığına iki kat şaşırmıştım.
En Kahraman Rıdvan tiplemesini daha sonra Hıbır ve HBR Maymun dergilerinde de devam ettirmiştir.

Hıbır dönemi bir öyküde kurşun kalemlerini çinileyerek beraber de çalışmıştım Bülent abiyle. Bana çinileme konusunda çok şey öğretmiştir.

Bülent abinin kendisiyle 1992 yılından beri aynı reklam ajansında beraber çalıştığımızdan bu konuda bilgim fazla tabi. Önce Kent Gıda (Şekerleme-Sakız-Çikolata) firması içinde Grafik Bölümü'nde, daha sonra buradan ayrılarak Artpoint Grafik Ajansı'nda beraber iş yaşamımızı sürdürmekteyiz. Bu arada Bülent Arabacıoğlu Kent Gıda ürünü olan 1970'lerde çıkan karikatürlü Tipitip sakızlarının da tipleme yaratıcısıdır. Tipitip'i de ortak çizdiğimiz zamanlar oldu. Bu karakterin hakları Kent Gıda'ya ait olduğundan benim çizip devam ettirmem içinde teşvik ve yardımlarını da esirgememiştir. Tipitip karakterini bir ara karikatürist Ümit Atalay da çizmiştir.
Ancak 2000 yılındaki yenilenen ve aile kuran Tipitip karikatür serisinden sonra, Kent Gıda Türkiye sınırları dışında dahi satılmış, biriktirilmiş, bir 10-20 sene aralığında yetişen tüm neslin adını bildiği bu tiplemeye pazar ihtiyaçları değişimi sebebi sonrası sakız ürününün yerini koruyamamış ve üretimini durdurmuştur.
Bülent Arabacıoğlu bu sıralar ajans çalışmalarında yoğun idari görevde olduğundan hayata geçirdiği tiplemeleri bir dergide çizmemektedir.

25 Nisan 2009

Gırgır'da Korku ve Gerilimin dibine vuran çizer, Galip Tekin

Galip Tekin için Korku ve Bilim Kurgu mizahın ilk Türk temsilcilerinden dersek yeridir. O zamanlar Vampirella ve Korku temalı çizgi romanlar da yaygındı tabi. Ancak Galip abi farklıydı, gerilimi, korkuyu yaratırken öyle inandırıcı detaylar yazar çizerdi ki sizi dört kat gererdi. Galip'in Gariplikler Köşesi isimli bir köşesi vardı.

Yine ilginç esprileri çizerdi. Yazı karakterleri de grafiti rahatsız ediciliğindeydi.

Ayrıca öyküleri de Bilim-Kurgu tadını veriyordu. Her öyküde bir öldürme tekniği öğrenebilirdiniz. Batıl inançları, köy adetlerini, şehir hikayelerini ve bir çok unsuru öyle güzel serpiştiridi ki öykülerine sizi yakalar sürüklerdi içine. Hele devam eden öyküler haftaya kalınca meraktan ölürdünüz.

Çizgi tarzı da öyküleri için uygun tarzlıydı, o bir uçan daire, teknolojik alet ya da silah çizse daha fantastik gelirdi, bir köpek balığı çizimleri var ki küvete girerken korkarsınız yani. Hem gereksiz tarama karşıtı Oğuz Aral'a inat taramanın gerekli olduğu tarzda çizmiş, hınzır abim:))

Bu arada Oğuz Aral'ın onu pek sevdiği söylenirdi. Belirli psikolojik rahatsızlıkları ve kafasına esince kopup gitmeleri var denir ama ben onun detaylı tarama ve siyah işçiliğiyle bir dönem devamlı çizerlerden olduğunu takip ettim. Gayet istikrarlı ve üretken bir çizerdir.
Bu arada benim amatör karikatür götürdüğüm sıralar -Oğuz Aral bakmaz ise- karikatürlere o bakardı, bundan dolayı onunla ayrı bir muhabbetimiz vardı. İlk karikatürümü o 8.000 tl'ye alıp (enflasyon vs zamanı bol sıfırlı fiyatlar böyleydi) Gırgır'da yayımlamıştı.
Gırgır kapanınca Dıgıl ve Avni dergileriyle de ilgilendi. Dıgıl'ın çizgi roman öykülerine de o bakardı. Yeşilyurt'daki yerlerine gitiğim dönem benim de öykülerimi iyi bulmuş ancak çizgilerimin pişmesi gerektiğini belirtmişti.
Dıgıl ve Avni sonrası bir ara Hıbır Dergisi'nde ben profesyonel çalışırken tekrar beraber çalıştık. Ben Hasan Kaçan'ın Eşşek Herif tiplemesine asistanlık yapıyordum. Daha doğrusu bulduğum esprileri Hasan abiye onaylatıp çizimini de yapıyordum. Bana Hasan'ın çizgilerinin bir başkası tarafından çizildiğini dahi farketmediğini söylemesi beni onurlandımıştı. Halbuki çuvalladığım oluyordu tabi. Bana karşı hep iyi biriydi sağolsun. O zamanlar Joker adında 18 sayı yaşayan bir çizgiroman-gençlik dergisi de çıkarıldı ve o da çizmişti.


En bilinen öyküleri; Acayip palas oteli, Profesyonel, Bir küçük kara delik, Alavarza vb.'dir. Tursuntur adlı öyküsünde uçak yapan bir Türk'ü konu alışı hatırladıklarımdandır.
Bu dönem sonrası Kemancı Bar'ın ortağı oldu ve buradaki ofisinde de akşamları çizmeye devam etti. Bu dönem bir kaç kez oraya gittiğimde kendisini ofis çizim odasında rahatsız etmişliğim var.
İstanbul Kanatlarımın Altında isimli Mustafa Altıoklar filminde Hazerfan Ahmet Çelebi'nin tasarladığı kuş kanatlarını film için çizmiştir. Mustafa Altıoklar tarafından kısa film olarak bir keskin nişancıyı anlatan öyküsü de çekilmiştir. Film sektörüne de bir çok eseri olmuştur.
Hıbır ve Joker sonrası Leman ve Lemanyak Dergisi'nde çalışmalarını sürdürdü. Epey ara verdikten sonra tekrar Penguen Dergisi'ne çizmeye başladı.Bir de duyduğuma göre Boğaziçi Üniversitesi'nde Art Of Animasyon - Çizgi Roman- eğitmenliği de yapmış.

Gırgır Dergisi Savaş Köşeleri; Behiç Pek'den Biraz da Savaşalım

Usta çizerimiz Behiç Pek'in imzasını taşıyan köşe savaşın, askerlerin garip ama esprili hayatını çok iyi yansıtan bir köşe idi. Devamlı füzeler, komutanlar, yuvarlak ve sivri kafalıklı kasklar takan, temsili iki asker gurubu olurdu.

Sinirli komutanlar, saf, beceriksiz veya işbilir askerler ile bezenmiş akılcı espriler bazen savaş karşıtı mesajlar da içerirdi.

Behiç Pek, Gırgır ayrılmaları yaşandıktan sonra yönetiminde de olduğu Pişmiş Kelle Mizah Dergisi'nde de bu köşeyi devam ettirmiştir.

Behiç Pek, aynı zamanda Muhlis Bey tiplemesinin espri yazarı ve Fırt Dergisi'nde de sinirli şahıs Zalak Mahmut tiplemesinin çizeri idi. (Muhlis Bey bölümünü ileride ayrı işleyeceğim)
Pişmiş Kelle Dergisi'ndeki performansı ise hayran kalınacak türdendi. Her hafta bir dergilik sürü espri bulup, bir çoğunu da çizerek neredeyse yarım dergi hazırlardı. Bu bölümü hazırladığım 2009 Nisan ayında halen Leman Dergisinde çizer hayatını sürdürmektedir.
Bu arada Gırgır'da aynı dönemlerde yayımlanan diğer bir askeri temalı ve çok tutan Mort Walker'ın HASBİ TEMBELER bant karikatür köşesinden de örnekler verelim.

Hasbi, adındandan da anlaşılacağı üzere tembellikle vakit geçiren, şişman çavuşunun sıkı takibine rağmen her işten kaytarmayı bilen bir er idi. Yumuşak huylu general, Türk askeri yapısına ters güzel kadın sekreteri ve diğer yan karaterleriyle iyi bir bant serisiydi.

Gırgır dergisi inceleme devamı; Bayan çizerler

Bayan çizerlerin çizdiği köşenin adına aldanmayın; "Biz Bıyıksızlar" adı altında köşeyi sadece bayanlar değil erkeklerde takip ederdi.

Bu arada zamanın çılgın tiplemesi; Özden Öğrük'ün Çılgın Bediş de önemli bir mizah karakterimizdir.


Bu tipleme daha sonra TV dizisi olarak çekildi ve epey ilgi gördü. Aynı zamanda Türk mizah tiplemelerinin (iyi aktarılırsa) TV de iyi başarılar elde edeceğinin isbatı da oldu.

Oyuncu kadrosunda Bediş rolünde; o zamanlar popülerliği fazla olan Yonca Evcimik, Bedişin erkek delisi arkadaşı Mükü rolünde; Çiçek Dilligil, yakışıklı Oktay tipi rolünde; Cenk Torun vardı.

Bediş'de diğer önemli karakterler de ilgi odağıydı; çirkin, çelimsiz tipli Banu ve Bediş'in ilginç dedesi Necmi Dede v.s.

Biz Bıyıksızlar da çizen isimler şöyle sayılabilir;Ramize Erer, Gülay Batur, Eda Oral, Meral (Onat) Durak (Bazı isimleri unuttuysam affola)

Eda Oral, Meral Onat ve Ramize Erer daha sonra Hıbır Dergisi'nde de yeraldılar. Hıbır da aynı köşelerini çizmeye devam ettikleri gibi asıl ustalıklarını burada ortaya koyma fırsatı buldular.

Gülay Batur, bir süre, Oğuz Aral ile Simavilerin arasının bozulması ile Ertuğrul Akbay'a inadına satılan yeni oluşum Gırgır dergisinde yeralarak çizer hayatına devam etti.
Meral Onat Hıbır dergisi sonrasında bir iki dergide daha yeralmış ve birkaçta kitabı yayımlanmıştır; Kadınlar Hamamı (1996 / Sen Gülümse (2001) olarak biliyorum. En son kitabı olarak bldiğim Çanakkale Geçemediler (2007)olmuştur. Ve Meral Onat Kutlar bloguma not ileten Değer İskender'in bir katkısı olan yorumu ekliyorum;
"Bu kitap hakkında eleştirmenler ve tanıtım yazarlarınca; hakkının yenildiği de belirtilmeli. Kitaplar baştan sonuna dek sürekli olarak salonda ve mutfakta olguların nedenlerinin ilmi açıklamaları ile özellikle uzun uzadıya konuşan birkaç kadın ve akşam eve yorgun argın gelen kocası veya kardeşlerinden ibaret halde. Bu şekilde çevredeki düzeltilmek istenilen arabesk gürültü; daha sanatsal ve ilmi başka bir gürültüyle önlenmek isteniyor."


Ramize Erer ise Leman dergisi sonrası Radikal Gazetesi'nde Tehlikeli İlişkiler bant köşesinde çizim hayatına devam etmektedir. Eşi Nadide ve Kötü Kız gibi önemli karakterleri vardır. Özellikle Eşi Nadide de kendine güvenen, kocası ile ilişkileri iyi bir kadın tiplemesi yanında, onun evine temizliğe gelen, kocasına ve hayata karşı daima ezik tiplemesi ile de Türk kadınını iyi irdeleyen bir öykü kurgulamıştır. Ramize Erer'in, Evlilik, Kötü Kız, Tehlikeli İlişkiler isimli kitapları bulunmaktadır.

Kimileri Kötü Kız tiplemesi için İlişkiler köşesi çizeri Mehmet Ersoy tarafından benzer tiplemenin daha önceleri yaratıldığını bahsederler. Ama konuyu işleyiş açısından iki çizer arasında farklar vardır tabi. Ramize Erer aynı zamanda karikatürist Tuncay Akgün (Leman Dergisi, Bezgin Bekir tiplemesi çizeri) ile evlidir.
Gırgır'ın kadın mizahçılara, kendi yaşam tarzlarında espriler açısından serbestlik vermesi önemli bir anlayış yaratmıştı. Zaten Gırgır'ı bulunduğu sevilen konuma taşıyan, her kesime tam keyif verebilmesidir bence. Ancak bazen kadın çizerlerin, sadece kadın konularında espri bulacağız diye zorlama espri ve tekrara düştüklerini de çevremde çok duymuştum. (Bunlar belki de erkek bakış açılarını yansıtıyor olabilir)

14 Nisan 2009

ADİY-YOS! İNTİHAR MİLİ KAZANDIRAN KART

Bu Uçuş mili kazandıran kart furyası da krize ilaç gibi geldi. Millet işten çıkarılmış, kirasını ödeyemez, bakkala, markete borçlu halde daha da borçlansın, uçuş puanı (nereye uçacaksa) kazansın diye bu kartlar alay eder gibi çoğaldı.
Bu arada uçamazlar, harcamazlar dediğimiz halkımız yine beni ekip alır da uçar da, o zaman çizip yazdıklarımı yedirir bana arkadaş.