Bu Blogda Ara

28 Mayıs 2013

YAŞLICA BİR ÖYKÜ... (Oğuzhan Kayan'ın kaleminden yeni çıktı)
SİZCE NEREYE GİDİYOR BU YAŞLILAR?

Saçları, yıllar önce bazı bazı dökülmüş ve kırlaşmıştı Apti Bey'in, yine de bir güzel taradı sanki hepsi yerindeymiş gibi üç tel saçını. İpekli fularını da eski İstanbul beyefendileri tarzında boynuna doladı özenle. Sabah erkenden kalkabilmek için vakitlice yatmıştı. Odasından çıkarken gözucuyla gökyüzüne baktı ve "Şemsiye gerekmez" dedi kendi kendine.

Pembe Hanım da gümüşi saçlarını, gümüş varaklı aynası önünde hummalı hazırlık içinde saçlarını kelebek şekilli tokasıyla tutturdu, yeni boyanmış, kahverengi topuksuz ayakkabılarını kerata yardımıyla ayağına geçiriverdi. Pembe Hanım sızım sızım sızlayan eklemlerinin uyarısına kulak verip yağar diye şemsiyesini aldı yanına.



.............

İki genç ruhların yaşlı bedenleri, kendi huzurevlerinin bahçe kapısında buluştular. Apti Bey sıska kemikli kolunu bir dans partneri gibi uzattı hanıma. Pembe Hanım da nazikçe koluna girdi adamın ve otobüs durağına yürümeye başladılar. Lafa başladılar hemen;
- Yine tedbirliyiz Pembe Hanım, şemsiye elinizde...
- Tedbir değil efenim, bu sefer romatizmal eklemlerin dayanılmaz hafifliğinin deneyimi :))
Gülüştüler...
- Seneler oldu oraya gitmeyeli, nereden aklınıza geldi kuzum...
- Hiç akıldan çıkmadı ki gençliğimiz orada geçti mirim. Gel görkü beden aklın dediklerini yerine getiremez oldu artık. Ama bu bahar havaları kaçmaz. Hava serinken gitmeli sonra sıcakta çarpıntı yapar onca yol...

.............

Otobüs güzergahı senelerdir gitmediklerinden değişmişti, durakların yeri bile farklı yere taşınmıştı. Zaten onlar bir iki durak geride inip anılarla dolu oldukları yerleri sindire sindire yürüdüler.

Hedeflerine yaklaştıkları etraf kalabalıklaşmaya başladı, herzaman olduğu gibi diye düşündüler, eskiden beri süregelen bir buluşma noktasıydı gittikleri yer.
Öyle çok aşık ve arkadaş grubu giderdi ki oraya şaşardınız, oturacak yer olmazdı çoğu zaman. Yine de kendine bir bank, bir kaldırım taşı bulurdun.
Eskiden yakınında nikah salonuda olduğundan çok arkadaşları ortak evlenmişti orada. Anılar bir tül gibi çöküverdi üzerlerine yolu, eklemlerindeki ağrıları unuttular giderken.

.............

Oraya vardılar sonunda ama iki ihtiyarında gözleri dolu dolu oldu, fışkırıcasına yaşlar gelmeye başladı ama bunun nedeni duygu dolu olmaları değildi, sebebi; POLİSİN SIKTIĞI BİBER GAZI idi.

Dün akşam erken yattıkları için haberlerde takip edememişlerdi TAKSİM GEZİ PARKI'na yıkım için gece müdahale olmuştu. Sabahtan itibaren yıkıma engel olmak için çok sayıda vatandaş oraya toplanmıştı.
İki ihtiyar bir çok anısını tazelemek, eskiden kalmış bir günün esintisini yaşamak için geldikleri TAKSİM GEZİ PARKI'nın bugünkü halini kalan kısacık ömürleri boyunca hazmedemeyeceklerdi.

Rant için bu kadar güzel bir doğa yokedilir mi?
Öyle bir parkın yıkılması 1 gün, yetişmesi yüzyıl alır.

Dert sadece rant mı yoksa orada birbirine sarılmış gezen gençleri mi hedeflediler?

Hiç yorum yok: